19 Şubat 2015
Ülkemiz büyük bir güvenlik riski altındadır.
Hükümet gerçek tehdit yerine; vatandaşlarımızı anayasal haklarına rağmen kontrol edeceği, fişleyeceği, hayatlarını cehenneme çevireceği bir baskı paketini güvenlik diye sunmaktadır. Diğer yandan uluslararası toplumun en büyük tehdit olarak kabul ettiği IŞID ve benzeri radikal canavarların yarattığı tehlikeyi gizlemektedir.
Ortadoğu tarihinin en karanlık dönemlerinden birinden geçiyoruz. Hükümet bu karanlığın bizzat planlayıcı ve uygulayıcı bir parçasıdır.
Müslüman Kardeşler zihniyetini yerleştirmek için sınırımızı vahşi çağların tortusu barbarlara teslim ettiler.
Bu felaket bize milyonlarca perişan sığınmacı, topraklarımızda cirit atan profesyonel katiller, çökmüş bir ticaret, çökmüş bir uluslararası itibar ve şüpheli bir NATO üyesi devlet olarak geri döndü. Bu sıcak tehlikeye ait cevap alamadığımız sorularımızdan bir derlemeyi ve uyarılarımızı kamuoyunun önünde tekrarlıyoruz:
1-Tekrar uygulamaya konulan “yeniden eğit donat “ ordusu Cihatçılar için taze kan sağlamaktan öteye geçmeyecektir. Hangi niyetle yanlıştan ders alınmamaktadır?
2-Hükümetin, Suriye’de uyguladığı planın parçası olarak son dört yıldır ülkemize taşınan çoğu Çeçen ve Libyalı 50 bin civarında profesyonel cihatçı Türkiye’ye yerleştirilmişlerdir. Bunlar nerelerde ikamet etmektedirler? Günlük yaşamları için gereken finansı nereden elde etmektedirler? Sıradan insanlar için korkunç bir tehlike olan bu cihatçılar, AKP için neyin güvencesidirler?
3-IŞİD, Kobani’den sürüldüğünde ağır silah ve mühimmatlarını, Türk İstihbaratı ve Ordusunun bilgisi ve yardımı altında topraklarımıza park etmiştir. IŞİD, hükümet tarafından nasıl bu kadar pervasızca desteklenmektedir?
4- Suriye’ye askeri müdahale için Reyhanlı’da kendi vatandaşlarımızı bombalayan IŞID militanları korunmuş, kaçırılmış, saldırıya ait izler yok edilmiş, yerine masum insanlar tutuklanmış, işkenceden geçirilmiş, halkımız tümüyle yanlış bilgilendirilmiş, bunlar yetmezmiş gibi üstüne bir siyasi istismar masalı uydurulmuştur. Zamanın başbakanı ve bakanları tarafından günlerce ulusal kanallarda beyin yıkama masalı olarak kullanılmıştır. Bu dehşetli oyun için ne zaman özür dilenecektir?
5- 27 Mart 2014’te başbakan, MİT Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanının yaptıkları toplantıda “Gerekirse Türkiye’ye 8 füze attırır savaş gerekçesi üretirim. Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırtırız. Yapacağımız iş direk savaş sebebi..” konuşması ortaya çıkmıştır. Hükümet, kendi toprağını bombalamayı amaçlayan bu plan hakkında hiçbir sorumuza hala cevap vermemiştir.
6- Aynı şekilde; 18 Mart 2014 tarihinde, THY yetkililerinden Mehmet Karakaş ile Cumhurbaşkanı danışmanı Mustafa Varank arasında THY aracılığı ile Türkiye’den Nijerya’ya silah sevkiyatı hakkında yapılan telefon görüşmesinde; “Onlarca malzeme taşıyorum, Nijerya’ya gidiyor şu anda. Müslümanları mı öldürecek Hıristiyanları mı öldürecek vebal altındayım” cümleleri kullanılmıştır. Hükümet hala bu silahların Boko Haram terör örgütüne mi ya da benzeri silahlı örgütlere mi gönderildiği ve kayıt dışı kaçak silah ve mühimmat mı olup olmadığı hakkında hiçbir sorumuza cevap vermemiştir. Nijerya’ya silahlar kim için, hangi kayıtlarla ve hangi Bakanlar Kurulu kararı ile yollanmıştır?
7-AKP küresel cihatçıların silahlandırılmaları, yerleştirilmeleri, tedavi edilmeleri, perişan gerçek sığınmacılar için ayrılmış fonlarla donatılmaları, topraklarımızda işledikleri suçlardan kurtarılmaları ile yetinmemiştir. Bizzat Türkiye vatandaşlarının da Cihat’a katılması için imkân ve kolaylıklar sağlamıştır. Bugünümüze ve geleceğimize karşı yarattıkları bu felaketle nasıl baş etmeyi düşünmektedirler?
8-MİT bu karanlık ordunun her ayrıntısına vakıftır. Her üyesinin; kaç yılında nereden gelip, nereye gittiğine, ölü mü sağ mı olduğuna, yaralanıp yaralanmadığına, hangi eylemlere hazırlanıldığına, hangi silah kullanımı için eğitildiğine, kaç seks kölesi aldığına varıncaya kadar bilmektedir. Hükümet, bunları potansiyel silahlı gücü olarak mı tutmaktadır? Ülkemizdeki herkesin mezhebe göre fişlendiği göz önüne alınırsa, bu canilerin muhtemel hedefi hükümetin onaylamadığı inanç ve mezhep sahipleri midir?
9-IŞİD, Irak ve Suriye topraklarında 4 binin üstünde Türkmen, Arap, Kürt, Yezidi kadını seks kölesi olarak tutmaktadır. Yaşlı ve engelli kadınları savaş artığı sayıp, ailelerinin gözünün önünde yakarak, keserek ya da taşlayarak öldürmekte, engelli çocukları intihar bombacısı olarak kullanmaktadır. AKP, kendi kontrolündeki bu örgütün akıl almaz vahşetine neden sadece seyircidir?
Başımızdaki, içimizdeki ve sınırımızdaki güvenlik felaketi budur. Hükümet güvenliğimizle gerçekten ilgileniyorsa, hepimizin selameti için radikal teröre IŞİD’e karşı hazırlayacağı güvenlik paketini bekliyoruz. Vatandaşlarımıza karşı olanı değil!
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.
Atilla Kart, Ali Özgündüz, Hasan Akgöl, Mehmet Şeker, Mevlut Dudu,
Osman Korutürk, Refik Eryılmaz, Şafak Pavey