28 Şubat 2013


Sayın Basın Mensuplarının Dikkatine                                                                                                                                           

Söze, Kore Savaşında bulunmuş Albay Celal Dora’nın Anılarından alıntı ile başlamak istiyorum.

“9 Ocak 1951 de, savaş devam ederken, Kuzeylilerin işgal ettiği yerlerde kalmak istemeyen Koreliler kış kıyamette, sefil ve acıklı bir göçle güneye doğru çekilmeye başlamışlardı. Hava eksi 20 dereceydi. Üstlerinde doğru dürüst giyecek bir şey, yegâne gıdaları olan bir parça pirinçten başka yiyecek bir şeyleri yoktu.

Hava dondurucu derecede soğuk olmasına ve etraftaki bol miktarda ormana rağmen, takatleri kesilip köy civarında dinlenen hiç kimse, bir tek ağaca el uzatmamakta, topladıkları pirinç saplarını yakarak ısınmaktaydılar. Bizim muharebe yerinde ısınmak için ormandan kesip yaktığımız kütükleri görünce, bize fena nazarlarla bakmakta ( ve adeta güya yurdumuzu korumaya geldiniz, ormanlarımızı harap ediyorsunuz gibi manidar bakışlarla)  ne demek istediklerini anlatmakta idiler.

Korelilerin ağaca karşı aldıkları mükemmel sevgi terbiyesinin hayranı olmuştum. Bu hareketleri kanun korkusundan ileri gelmiyordu. Herkes her şeyini terk etmişken; ortada ne bir kanun, ne de bunu uygulayacak bir hükümet kalmadığı böyle karmaşık durumda dahi,  ağacı koruma ona karşı beslenen sevgiden başka bir şey değildi.”

Anılardan anlıyoruz ki;  2 milyon insanın,  soğuk ve açlıktan öldüğü zorlu savaş bile; Güney Korelilerde doğayı talan etme iştahı yaratamamış. Bu doğa sevgisinden ötürü; onlar yeşil içinde yaşayan 141 ülke sıralaması içinde otuz beşinci,  Türkiye ise yetmişinci..

Toprağımız büyük tehlike altında; “Tabiatı Koruma” adına hazırlanan kanun tasarısı Meclis gündemine her an gelebilir. Her ne kadar adı, “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma” olsa da, bu tasarı doğamızı sınırsızca kullanımın önünü açıyor.  Ülkemizin doğal alanlarını geri döndürülemez bir yıkıma sürükleyecek düzenlemeler içeriyor. Bu 84 Doğa STK’sına ve bize göre “Tabiatı Talan Etme” tasarısıdır.

Eğer bu kanun geçerse on yıl içinde dünyanın yeşil açısından sonuncuları olan Etopya, Nijer gibi ülkelerin akıbetini paylaşacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.

Bu toprak, sadece bize değil, aynı zamanda gelecek kuşaklarımıza da ait. İdeolojik talan niyetlerini bir kenara bırakıp, doğamız için çalan alarm zillerini duymalıyız.

Bu nedenle bugün Sayın TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret ederek bütün endişelerimizi aktardık ve kendilerinden destek istedik. Umarım sonuç alırız..

İnsan ve doğa,  daha değerli neyimiz olabilir ki!  Saygılarımla

Şafak Pavey

İstanbul Milletvekili